Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün de teşvikiyle 8 Nisan 1935 tarihinde, gerçek anlamda ilk Türk yelken kulübü, Moda Deniz Kulübü kurulur. Gelişmelerin ardından Türk yelkencileri uluslararası platformda yarışmaya başlar.
Tarihsel gelişimi içerisinde karayolu ulaşımına alternatif arayan insanoğlu su ve denizle tanıştı. Büyük olasılıkla, yüzen bir ağaç gövdesi üzerinde durarak (ya da duramayarak) gerçekleşen bu ilk tanışma sonrasında, ağaç gövdeleriyle yapılan sallarla başladı, ilk deniz ulaşımı. Ardından doğanın büyük gücü rüzgâra hükmetmesini öğrendi, insanoğlu. Kol kuvveti ile yürütülen sallardan, günümüz nükleer transatlantiklerine, hızla gelişti deniz araçları. Buna karşılık denizde, rüzgâr gücünden, yelken ve yelkenli teknelerden vazgeçilmedi. Yelken ve yelkenli teknelerin ilk kullanılma tarihi kesin olarak bilinmiyor. Arkeolojik bulgular ışığı altında ilk denizci ulusların Fenikeliler ile Mısırlılar olduğunu ve bunların da MÖ 10. yüzyıldan itibaren yelken kullandıklarını söyleyebiliriz. Buharlı gemiler ortaya çıkana kadar zorunluluk olarak kullanıldı, rüzgâr gücü ve yelken. Günümüzde ise yelkenli tekneler zevk ve spor amaçlı kullanılıyor. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de, yelken yapmanın spor olarak kabul edilmesi hayli geç tarihleri bulur.
Dünyada ilk yelken kulüpleri 1700’lü yıllarda ortaya çıkar, Türkiye’de ise 1890’lı yılların sonunda. İstanbul’da yaşayan İngilizler ile başlayan yelken sporu, varlıklı Türk aileleri arasında kısa zamanda benimsenir. Ve o yıllarda İstanbul’da ardı ardına yelken kulüpleri kurulmaya başlanır: Prinkipo, Makriköy ve Moda Yelken kulüpleri… Bu kulüplerin düzenlediği geziler ve yarışlar, uzun yıllar durmaksızın devam eder. Ancak 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile kulüplerin faaliyetlerine son verilir. Savaş yılları, yelken sporunun gelişmesini tamamıyla engeller. Savaş sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıl, aynı zamanda yelken, kürek, yüzme dallarını kapsayan Türkiye Su Sporları Federasyonu’nun da kurulma yılıdır. Zaman içinde yelken sporuna beklenen önem verilmeye başlanır. Türkiye’de ilk kurallı ve resmi yelken yarışı 12 Ağustos 1932 yılında yapılır.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de teşvikiyle 8 Nisan 1935 tarihinde, gerçek anlamda ilk Türk yelken kulübü, Moda Deniz Kulübü kurulur. Gelişmelerin ardından Türk yelkencileri uluslararası platformda yarışmaya başlar. 1936 yılındaki Berlin Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’yi Harun Ülman, Dr. Demir Turgut ve Behzat Baydar başarıyla temsil eder. İkinci Dünya Savaşı ile bir kez daha duraklayan yelken faaliyetleri, savaş sonrası, kaybettiği ilgiyi tekrar kazanır. Birbiri ardına yeni kulüpler kurulur artık. İstanbul Yelken Kulübü (İYK), Fenerbahçe ve Galatasaray Yelken kulüpleri İstanbul’da faaliyet gösterirken, İzmir’de de Karşıyaka Yelken Kulübü açılır. 1957 yılında Yelken branşı, Su Sporları Federasyonu’ndan ayrılır, 25 Mayıs 1957’de Türkiye Yelken Federasyonu resmen kurulur. Yelkencilik, doğa ile teknolojinin birlikte kullanıldığı ender sporlardan. Bu sporu yaparken kişi, doğaya karşı gelmek değil, onu yönlendirmenin coşkusunu duyar.
Doğa ile birlikte olmak, onu hissetmek, yönlendirmek ve bunlardan sonsuz zevk almak. Günümüzde amatör binlerce kişi yelkeni bir hobi olarak yapıyor. Kimileri ise bunu bir yaşam biçimine dönüştürüp, dünyayı dolaşıyor. Yelkenli teknesi ile dünyayı dolaşan ilk Türk Sadun Boro ve Alman asıllı eşi Oda Boro, kısıtlı olanaklarla 1965 yılının Ağustos ayında çıktıkları dünya seyahatlerini, Haziran 1968 yılında başarıyla noktaladılar. Türk denizcilerinin “pir”lerinden sayılan Sadun Boro sayısız insanımıza deniz sevgisi aşıladı. Boroların öncülüğünde birçok Türk denizcisi yelkenli tekneleri ile dünya seyahati gerçekleştirdiler. Haluk Karamanoğlu ve ailesi, yolculukları sırasında dünyaya gelen bebekleri Deniz ile Osman-Zuhal Atasoy çifti ve üç kez dünyayı dolaşan Tanıl Tuncel ve eşi de engin mavilikteki bu uzun yolculuğu göze alan yelken tutkunlarından.
Türkiye’de artık, yelkenciliğin spor ve hobi olma yönlerini birleştiren yarışmalar, ralliler yapılıyor. Ahşap yelkenli teknelerin yarıştığı Bodrum Kupası, Karadeniz Yat Rallisi (Kayra), Marmara Yat Rallisi (Mayra), Ege Yat Rallisi, Doğu Akdeniz Yat Rallisi bunlardan bazıları. Uluslararası kimliğe sahip olan bu organizasyonlar, deniz ve yelken sevgisini artırmakla birlikte birbirinden farklı ülke insanları arasında yakınlaşmalar ve sıcak dostluklar kurulmasını da sağlıyor. Türkiye de denizlerinin güvenli ve temiz oluşu, insanının misafirperverliği, marinalarının modernliği ile yıllardır farklı uluslardan pek çok deniz insanına kucak açıyor.
Yıl 1961… Samsun’da o gün kurulacak bir spor kulübünün kentin tarihine damgasını vuracağını, başarılarıyla tüm Samsunluların gururu olacağını kimse bilemezdi.